KMS 6 - Urfa Kültürel Mirası

ADİP için hazırladığımız "Nükhet Everi ile Kültürel Mirasımızı Sırtlayanlar" dizimizin bu bölümünde Urfa’dayız.
Konuğumuz sanat tarihçi, restorasyon uzmanı ve turizmci İbrahim Halil Sarısu.



Kendisiyle dünyanın en büyük açık hava müzesi olarak adlandırabileceğimiz Urfa şehrinin içinde bulunduğu bölgedeki kültür mirasını ve inanç katmanlarını kronolojik olarak konuştuk. Bu keyifli sohbeti iki bölümde sizlere sunuyoruz. Şaşırtıcı bir şehir Urfa.
Her uygarlık burada bir iz bırakmış. Peygamberler şehri olarak da anılan Urfa, aslında jeolojik zamanlardan Neolitik çağdaki ilk yerleşimlere, daha sonra klasik dönemlere kadar pek çok kültüre ev sahipliği etmiş ve bu yoğunluk sayesinde de araştırmacılar ve bilim insanları için her zaman tam anlamıyla bir okul görevi görmüştür. Merkeze çok yakın olan Göbekli Tepe ve aynı döneme ait benzeri yerleşim yerlerinin yalnızca bereketli Hilal’in orta kesimlerinde yer alan Urfa yöresinde olması bir rastlantı değildir. Urfa yakınlarındaki Soğmatar bölgesi, Şuayb antik kenti bölgesi ve Harran antik kenti özellikle nizami olarak oturmuş dinlerin başladıkları yer olarak karşımıza çıkıyor. İnanç sistemleri o kadar çok içselleştirilmiş ki mimari yapıların planlarında, ikonografisinde, statikten estetiğe inanç sistemlerinin üzerine oturtulduğu görülüyor. Bazı inanç sistemlerinin buradan tüm dünyaya yayıldığını da gözlemliyoruz.
Asurluların inanç sistemi ile ilgili yanlış bildiklerimiz, tek tanrılı dinler kavramının gerçekte ne anlama geldiği, kazılarda ortaya çıkan Hıristiyanlık öncesi ve erken Hıristiyanlık dönemi sonsuzluk evleri diye adlandırılan mezar odaları, Urfa’daki mimari yapıların temelinin Asur’a dayanması, Asur İmparatorluğu ile Roma İmparatorluğu’nun karşılaştırılması, Asurluların her yerde görülen izleri, Süryanilerin kökleri, Urfa sur içi bölgesinde 10.yy’da bir İslam vakanüvisinin bahsettiği 300 kilise ve manastır yapısı, 2014’te yapılan kazılarla ortaya çıkan kale eteklerinde ve Kızılkoyun bölgesinde Süryanice kitabeleri olan ve Süryanilerin atalarından kalan 100’den fazla kaya mezarı bu sohbetin konularından bazıları. Urfa’da 11 bin yıl öncesinden inançların olduğunu ve sürekli aktarımla günümüze kadar sürerek geldiklerini, inanç sistemlerinin özellikle de Balıklıgöl’de ciddi anlamda bir ana kült oluşturduğunu ve burada tüm dinlerin yaşayıp temsil edildiğini görüyoruz. Dönemin insanlarının binlerce kilometre ötedeki coğrafyalara gidip sanatı ve inançları incelediklerini, tüm inanç sistemlerinin yapılara yansıdığını bugün bilimsel olarak biliyoruz.
Urfa’nın suriçi bölgesinin demografik yapısı ve Urfa’daki tescilli yapılardan günümüze kadar gelebilenler, devşirilerek gelenler ve gelemeyenler hangileriydi? Keyifli seyirler...