AB Parlamentosu Türkiye 2021 Raporu Yayınlandı

Avrupa Parlamentosu 2021 Türkiye Raporunu Strazburg'daki genel oturumda oylayarak kabul etti. Mevcut 622 parlamenterin oy kullandığı oturumda 448 'evet', 67 'hayır' ve 107 'çekimser' oyla kabul edilen rapor son yıllardaki tüm raporlar gibi Türkiye'ye yönelik oldukça sert ifadeler ve eleştiriler içeriyor. 
Raporun din ve inanç özgürlükleriyle ilgili 19. maddesinin çevirisini bilginize sunuyoruz.
                   
• Türkiye makamlarını, inanç gruplarının tüzel kişilik ve eğitim haklarını sağlamaya ve Venedik Komisyonu'nun inanç gruplarının statüsüne ilişkin tavsiyeleri çerçevesinde  Gökçeada (İmbros) ve Bozcaada (Tenedos) adalarındaki Rum Ortodoks nüfusu da dahil olmak üzere tüm inanç toplulukları hakkında  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ilgili tüm kararları ve Avrupa Konseyi kararlarını uygulayarak düşünce, din ve inanç özgürlüğü alanında olumlu ve etkili reformları teşvik etmeye çağırır ; 
•    Türkiye Hükümetini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin zorunlu din ve ahlak derslerine ilişkin ilgili kararlarının yanısıra, Alevi kimliğinin resmen tanınması, Alevi ibadethaneleri Cemevlerinin yasal statüsü ve finansmanı ile ilgili devam eden çabaları hızlandırmaya çağırır; Türk makamlarını, özellikle UNESCO tarafından Dünya Kültürel Miras Alanları olarak sınıflandırılanlar olmak üzere, kültürel ve dini anıtların ve sembollerin tarihi ve kültürel karakterlerine tam olarak saygı duymaya çağırır; 
•    UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan tarihi Panagia Sumela Manastırı ile ilgili son gelişmeleri kaygıyla not eder; Din adamlarının yetiştirilmesine, atanmasına ve halefiyetine ilişkin kısıtlamaların kaldırılması konusuna tekrar değinir, 1971'den beri kapalı olan Halki Ruhban Okulu'nun yeniden açılmasına izin verilmesi ve işlevlerini yerine getirebilmesi için tüm engellerin kaldırılması gereğini vurgular; 
•    Türkiye'yi, dünyanın her yerindeki Ortodoks Hıristiyanlar için küresel olan Ekümenik Patrikhane'nin önemine ve yasal kişiliğine saygı duymaya ve Ekümenik Patrik'in dini unvanının kamusal alanda kullanımını tanıması çağrısını yineler; 
•    2013'te iptal  edilen, cemaat vakıflarının seçim yönetmeliğinin henüz yenilenmemiş olmasından, seçim yapılamadığı sürece bu vakıfların gereği gibi yönetimlerinde ciddi sorunlar yaratmasından üzüntü duymaktadır; 
•    Başta Aleviler, Hıristiyanlar ve Yahudiler olmak üzere dini azınlıklara karşı nefret söylemleri ve nefret suçlarının rapor edilmeye devam edildiğini ve soruşturmaların etkisiz kalmasını endişeyle kaydeder; Türk makamlarını suçluları etkin bir şekilde kovuşturmaya ve tüm dini azınlıkları gerektiği gibi korumaya çağırır;      



         
Raporun öne çıkan diğer başlıkları şu şekilde sıralandı:

  • Türkiye'de demokrasi, hukuk devleti ve temel hak ve özgürlüklere saygı alanlarında elle tutulur ilerleme kaydedilmediği belirtiliyor. Bu olmadan da AB ile üyelik müzakerelerinin yeniden başlama şansı olmadığı mesajı veriliyor.
  • Gereken reformlar konusunda siyasi iradenin bulunmadığı ifade ediliyor.
  • Raporda Türkiye'deki mevcut ekonomik durum "kaygı verici" olarak tanımlanıyor.
  • Cumhurbaşkanlığının bağımsız olması gereken Merkez Bankası ve İstatistik Kurumu gibi kurumlara müdahale ettiği belirtiliyor ve bu kurumların bağımsızlığının AB üyeliği için vazgeçilmez kriterler olduğu hatırlatılıyor.
  • Hukuksal güvenliğin olmaması yabancı yatırımları ciddi biçimde tehlikeye sokabileceği ifade ediliyor.
  • Geçen yıl olduğu gibi bu yılda raporda üyelik müzakerelerinin resmen askıya alınması isteniyor.
  • Türk hükümeti, "Osman Kavala davasında AİHM kararına açıkça meydan okuyarak, AB üyelik sürecini yeniden başlatma emellerini kasten imha etmekle" suçlanıyor.
  • Türkiye ve AB'nin, üyelik sürecine paralel olarak, üst düzey diyalog ve modernleştirilmiş bir anlaşma vasıtasıyla, "demokrasi, hukuk devleti ve temel hak ve özgürlüklere saygı koşullu, yeni, dengeli ve mütekabiliyet ilkesine dayalı ortaklık" arayışına girmeleri isteniyor.
  • Türkiye için "ekonomik ve stratejik planda önemli ortak" ifadesini kullanan rapor; ticaret, göç, kamu sağlığı, iklim, ekolojik dönüşüm, güvenlik ve terörle mücadele gibi müşterek çıkar alanlarında Türkiye'yi "önemli bir komşu" olarak tanımlıyor.
  • Dış politikaya geniş yer ayrılan raporda, Ankara'nın, aday ülkeler arasında AB'nin dış ve güvenlik politikasına "en uzak ülke" olduğu belirtiliyor.
  • Türkiye ve AB'nin Kafkasya, Suriye, Irak ve Libya politikalarının "çeliştiği" not ediliyor. Ankara'nın Suriye ve Irak topraklarındaki askeri operasyonları kınanıyor.
  • Ukrayna'ya desteği için Ankara'ya teşekkür ediliyor ancak Rus yöneticiler ve Rus oligarkları hedef alan yaptırımlarla ilgili tutumunu gözden geçirmesi ve Rus sermaye ve yatırımları için "sığınak olmayı bırakması" isteniyor.
  • Raporda Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile "tam dayanışma" mesajı verilirken, Ankara'ya da "Kıbrıs'ta iki devletli çözüm önerisinden vazgeç" mesajı veriliyor.
  • Ankara'ya bir kez daha "Ermeni soykırımını tanı" çağrısında bulunulurken, Erivan ile Ankara arasındaki son zamanlarda yürütülen diyaloğun olumlu görüldüğü de belirtiliyor.
  • Göç ve sığınmacılar konusunda işbirliğinin devamını savunan rapor, bu alanda Mart 2016'da imzalanan siyasi deklarasyona iki tarafın da saygı duymasını istiyor ve Türkiye'ye yönelik göç baskısını anladığını belirtmekle birlikte, Türk hükümetinden göçmenleri "siyasi malzeme" olarak kullanmamasını istiyor.
  • Raporda Ankara'nın, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve Diyanet aracılığıyla "AB'deki Türk diasporasını kontrol etmek istediği" de belirtiliyor.
  • Türkiye'nin "Afrika, Balkanlar, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika'da AB karşıtı dezenformasyon yaydığı şüpheleri üzerine AB Dış İlişkiler Dairesi Stratejik İletişim biriminden konuyla ilgili dosya hazırlayarak AP'ye sunması" talep ediliyor. (dw)


İngilizce raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz.

(Ayberk GİRAY /ADİP - 8 Haziran 2022)