KMS 3 - Van Kültürel Mirası

Rehber, araştırmacı, yazar Nükhet Everi ile "ADİP-Kültür Mirasımızı Sırtlayanlar" serimiz devam ediyor. Bu bölümde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünde yüksek lisans eğitimine devam eden Fatih Güden ile Van ve çevresinde yürüttüğü somut kültürel miras çalışmalarını konuştuk. Fatih Güden "Sessiz Çanlar" belgeselinin de yapımcısı. Fatih Güden memleketi Van ve çevresinde kültür mirası çalışmalarını belgeledi.
Our series continues with guide, researcher, and author Nükhet Everi. In this episode, we talked with Fatih Güden, who is continuing his master's degree in the Department of Art History at Van Yüzüncü Yıl University, about the concrete cultural heritage works he carries out in Van and its surroundings. Fatih Güden is also the producer of the documentary "Silent Bells". Fatih Güden documented the cultural heritage works in his hometown of Van and its surroundings. CLICK

  

“Asıl define yerin üstünde”

Van Gölü havzası Hıristiyan dini mimarisi açısından oldukça zengin. Her şey Fatih’in arkadaşıyla birlikte bölgeyi gezip fotoğraflamak heyecanı ile başlıyor. Her gittikleri köyde bir kilise, bir manastır yapısı gördüklerinde aslında bildikleri, öğrendikleri tarihin çok eksik olduğunu fark ediyorlar. Fatih zaman içerisinde bulunduğu coğrafyada en fazla mimari anlamda tarihi yapıya sahip kültüre yönlendiğini söylüyor. Zaman içerisinde ciddi bir Ermeni kiliseleri arşivi oluşturuyor.

Fatih arşiv çalışmalarına devam ediyor. Bu çalışmalar sırasında bildiğimizden çok daha fazla sayıda manastır ve kilisenin varlığını tespit ettiğini belirtiyor. Karşılaştıkları arasında literatürde bulunmayan ve herhangi bir akademik çalışmanın yapılmadığı yapılar da var. Van’ın Gürpınar ilçesi gibi zorlu bir coğrafyada keşfettiği, literatürde henüz yer almayan yedi yapıdan iki tanesi Ermeni değil Nesturî yapıları, yani Doğu Süryanilerine ait yapılar. Biri kilise, diğeri de manastır olan bu kalıntıların tam da Erken Demir Çağ buluntularının da olduğu, Asur İmparatorluğu ve Urartu devleti sınırlarının kesiştiği noktada yer alması nedeniyle de ayrı bir önem kazanıyor.

Fatih Güden akademik çalışmaların halka yeterince ulaşamadığı kaygısı ile yaptığı işleri insanlarla buluşturmak adına projeler üretmeye karar veriyor, belgesel fikri de buradan doğuyor. “Sessiz Çanlar” bu toprakların çok kültürlü yapısını sergileyecek daha geniş çaplı bir projenin ilk ayağı. Araştırmaları onu Somut Kültür Mirası’nın yanı sıra Somut Olmayan Kültür Mirası çalışmalarıyla da buluşturuyor. Fatih Güden sadece belgelemek değil aynı zamanda farkındalık yaratmak için yapılan bu çalışmaların Millî Eğitim Bakanlığı destek olursa köy okullarında da sergilenmesi, yörenin insanının bu mirası sahiplenişini pekiştirmek umudunda. “Asıl define yerin üzerinde” diyerek Türkiye’nin kanayan bir yarasına iyi gelecek merhemi tek cümlede özetliyor.

Anadolu Din ve İnançları Platformu / Kültürel Mirasımızı Sırtlayanlar / Bölüm 3
Fatih Güden ile Van Ermeni Kültürel Mirası ve “Sessiz Çamlar Belgeseli”
KONULAR: Van tarihi ve kültürel miras alanları, Gürpınar’da Hristiyan mimari yapıları, Nasturi yapıları, belgeselin oluşum ve gösterim süreçleri

Kültürel Mirasımızı Sırtlayanlar serimizin bu bölümünde konuğumuz Van'dan sanat tarihçi Fatih Güden. Kendisi “Sessiz Çanlar” belgeselinin de yapımcısı.

Fatih Güden- Van Yüzyıl Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünde yüksek lisansa devam ediyorum. Yaklaşık 10 yıldır Van Gölü havzasındaki Hristiyan dini mimarisi üzerine saha çalışması yapıyorum. 2011 yıllarıydı, bir arkadaşımla birlikte fotoğraf çekmek için coğrafyamızı, bölgemizi gezelim dedik. Fark ettik ki biz yaşadığımız coğrafyayla ilgili hiçbir şey bilmiyormuşuz. Bunu her gittiğimiz köyde eski bir kilise yapısı ya da manastır görünce fark etmeye başladık. Bu yüzden bir süre sonra bu yapıların fotoğraflarını çekip arşivlemeye doğru kanalize olduk. Sonrasında sanat tarihi bölümünü okuyayım dedim. Araştırmalarım sonucunda Ermeni kiliseleri üzerine ciddi bir arşiv oluşturdum. Devam ediyorum, halen kendimi yolun başında görüyorum. Bu anlamda çok ciddi çalışmalar yapan hocalarımız var. Bu işi insanlarımızla buluşturma anlamında çalışmalar yürütmeye karar verdim.

Nükhet Everi- Bölgeyle ilgili biraz bize bilgi verebilir misin? Van çok önemli bir şehir çünkü.
Fatih Güden- Bölgeyle ilgili çok çok az bilgiye sahiptik. Ahtamar Adası'ndaki manastırdan haberdarız. Yedi kiliseyi belki biliyordur insanlar. Bir de Çarpanak Adası'nda bir manastır olduğunu biliyor. Van sancağı, Van eyaleti sınırları içerisinde 1878 İstanbul Ermeni Patrikhanesi'nin verilerine göre 399 kilise, 57 manastır yapısı olduğunu öğrenince şok oldum.
Devlet arşivlerinden, Osmanlı'nın 1915’den sonra yaptığı bir sayıma göre Van merkez nüfusunun 10 bini Müslüman, 24 bini gayrimüslimden oluşmakta. Ancak bugün ayakta kalabilen yapıların sayısı 100’ü belki geçer belki geçmez. Halen saha çalışmaları devam ediyor. Bazı dağ köylerinde kiliselerle karşılaşabiliyoruz. Literatürde olmayan yapılar bunlar.

Nükhet Everi- Senin bir tez çalışman da var bildiğim kadarıyla. Gürpınar'daki Hristiyan dini mimarisi üzerine değil mi? Hiç keşfettiğin bir yer oldu mu? Çünkü keşif çok farklı bir şeydir.
Fatih Güden- İki yıldır Gürpınar'daki Hristiyan dini mimarisi üzerine çalışıyorum. Gürpınar'da toplamda 76 tane köy listeledim, bu köylerden yaklaşık 25 tanesi tamamen Ermeni köyü, bir 30 tanesi Kürt-Ermeni karışık köyler. Geri kalan 20 küsur tanesi de tamamen Kürt köyü olarak geçiyor. Bugünkü Gürpınar ilçesi sınırları içerisinde 9 tane yapı bulduk. Bunlardan 2 tanesi literatürde bulunuyor. Hokyatz Manastırı ve Der Meryem dediğimiz Norduz Vadisi'nde bir manastır. Bu ikisinin dışında bulduğumuz yedi tanesi henüz literatürde olmayan köylerin içinde bulunan ve herhangi bir akademik çalışmanın yapılmadığı yapılar. İki tanesi Nasturi, yani Doğu Suriyenlerine ait manastırlar.
Gürpınar çok zorlu bir coğrafya. Feraşin Yaylası askeri operasyonların çok yoğun olduğu bir bölge olduğu için oralara gitmek çok sıkıntılı. Birkaç kez gitmeye çalıştım, izin alamadım. Barış sürecinde gidebilmiştim. Şimdi tekrar gidip ölçüm yapmam gerekiyor ama gidemiyorum.
Bu bölgede en önemli yapılardan bir tanesi bu Hokyatz Manastır, Ermeni tarihi anlatısına göre, 4. yüzyılda cüzzam hastanesi olarak kullanılan bir yapı. Kudüs'e hacca giden Ermenilerin konakladığı 22 odalı çok büyük görkemli bir yapı. Çok önemli bir yapı ama hiç kimsenin bilmediği bir noktada, coğrafi olarak çok zor bir konumda.
Sessiz Çanlar belgeseline yapıyı da katmaya çalıştık ama askeriye bir türlü izin vermediği için çekim yapmaya gidemedik.
Der Meryem Manastırı'nın şöyle güzel bir tarafı var. O bölgede yaşayan yeni evli çiftler çocukları olmadığı zaman o manastıra gider, horoz kesip adak adarlar. Ve ilginçtir, büyük çoğunluğunun da çocuğu olur. Kız olursa Meryem, erkek ise İsa koyarlar ismini. O bölgedeki köyleri gezdiğiniz zaman görüyorsunuz orada zaten Meryem diye, İsa diye bir sürü çocuk var böyle. Bununla ilgili bir proje hazırlıyoruz.

Nükhet Everi- Nasturi yapılarından da biraz bahsedebilir misin?
Fatih Güden- Gürpınar'ın en güneyinde Kırkgeçit diye bildiğimiz bir bölge var, bir mezra var. Kırkgeçit Beldesi'nin 20 km güneyinde Topyıldız ve Atbinen köyü, birinde kilise, büyük oranda yıkılmış durumda. Manastır kısmen daha sağlam duruyor. Oradaki insanlar bile ne kadar kıymetli bir yapı olduğunun farkında değil.

Nükhet Everi- Böylece benim bir teorim vardı, o da ispat edilmiş oluyor. Asur İmparatorluğu Van'a doğru gidememiş. Gitmeye çalışsa bile orayı alamamış. Urartular da bir türlü Mezopotamya'yı alamamışlar. Böylece zaman içinde arada bir sınır çizmişler. İşte tam o sınırda Nasturi kilisesi bulunuyor.
Fatih Güden- Tam da öyle ve hatta orada Erken Demir Çağı yapıları keşfettik. Dirhe dediğimiz. Bölge halkı tarafından dev evleri diye geçiyor. Devlerin yaptığına inanılıyor. Bazı araştırmacılar onların Urartu sınır karakolları olduğunu söylüyor.

Nükhet Everi- Gelecek projeleriniz nelerdir?
Fatih Güden- Sessiz Çanlar projesinin belgesel kısmı birkaç farklı projenin ilk ayağı. Belgesel kısmını yapma amacımız insanlarımızı bilinçlendirmek. En azından mevcut hallerinin korunabilmesi için içinde yaşadığımız toplumu bilinçlendirme adına böyle bir proje yapmaya karar verdik. İkinci kısmı olarak, biz bu filmi kendi halkımıza, bu bölgede yaşayan insanlara ne kadar çok izletirsek, onları o kadar bilinçlendirmiş oluruz, o kadar farkındalık yaratmış oluruz. Yani çobanlardan tutunda köylülerin hepsi o yapılara define olarak bakıyor.
Belgeselde görmüşsünüzdür, güzel resim yapan, ressam bir arkadaşım var. Onunla birlikte fotoğraf ve resim sergisi yapmayı düşünüyoruz. Son olarak Ermenistan ve Türkiye arasında bir öğrenci değişim projesi yapmayı planlıyorum. Yani orada lisans üstü düzeyde eğitim gören bu alana karşılık gelen öğrencileri burada konaklatıp, bu yapıları gezdirip bir kültürel kaynaşma sağlayabiliriz, ön yargıların kırılması adına.
İlk olarak belgesele cüzi de olsa bir destek alabildik. Bundan sonraki projeler için umarım destek bulup devam ettirebiliriz.

 

Nükhet Everi, ADİP Kültür Mirasımızı Sırtlayanlar 3, Haziran 2020