Bu bölümde konuğumuz Kültürel Mirası Koruma Derneği Başkanı, yüksek mimar Yavuz Özkaya ile Kars il sınırları içinde bulunan “Ani Antik Kenti Koruma Projeleri”ni konuşuyoruz.
We are talking about the “Anti-City Protection Projects” located within the borders of Kars province with our guest, the President of the Cultural Heritage Protection Association and senior architect Yavuz Özkaya. CLICK
Yavuz Özkaya’nın Ani’de koruma projelerine başlamadan önce Kilikya Ermeni Krallığı bölgesinden yaptığı çalışmalara uzanan bir süreç var. Özkaya 2005 yılında bölgeye gerçekleştirdiği bir ziyaretin ardından Kültür Bakanlığı’ndan Ani’de iki yapının koruma projeleriyle ilgili davet alıyor, böylelikle Tigran Honents Kilisesi ve Manucehr Camii koruma projeleriyle Ani’ye geri dönüyor. 6 ayda hazırlanan proje sırasında ilk defa Ani’de yeni bir belgeleme tekniği kullanılıyor bu süreçte. Şimdi çok yaygın olan ama o dönemde çok bilinmeyen lazer tarayıcı cihazlar da kullanılıyor. Aynı dönemde Global Heritage Fund bakanlığa Ani’nin lazer tarayıcıyla topografik ölçümünün yapılması için bir çalışma teklif ediyor. Bu vesileyle yazılımlar için yurt dışından izin alınması da kolaylaşıyor.
Sohbetimizde Yavuz Özkaya ile Ani antik kentindeki yapıların özelliklerini, neden üç boyutlu belgelemeye ve arşiv oluşturulmaya gidilmesi gerektiğini konuştuk.
Yapılarda karşılaşılan zorluklar, belgeleme ve tarihi araştırmanın nasıl birlikte yürütüldüğü, koruma projesi oluşturulurken 20. yüzyılın başında Nikolai Marr eşliğindeki bir arkeolojik ekibin tüm bilgileri oluşturdukları çalışmanın nasıl değerlendirildiği de sohbetimizin sürükleyici ve ilginç konuları arasında yer aldı.
Ani’deki yapılarda yüzyılların tahribatı söz konusu. Kendi başına bırakılmış, üzerine bir yerleşim oturmamış, doğanın ve depremlerin etkisiyle her gün bozulmalar oluşmuş. Yavuz Özkaya ve ekibi ön çalışmaların ardından bugüne kadar uygulanmamış, çok aşamalı müdahele sistemi belirledi.
Kazı başkanı Beyhan Karamağaralı’nın görevden ayrılmasının ardından 2006 yılında “Ani danışma kurulu” oluşturuldu. Bakanlığın uzmanları Ani danışma kuruluyla birlikte tüm bu müdahaleleri birlikte geliştirdiler. Sistem kabul gördü ve bundan sonraki uygulamalar için de bir model oldu.
2008 ve 2009 yıllarında bakanlık ilk etap uygulamalarını Tigran Honents ve Manucehr’de kendi uyguladı. Koruma çatıları, hasarlı bölgelerde güçlendirmeler yapıldı. Yakın çevresinde kazılar tamamlandı. Yapılar uzunca süre doğanın tahribatına maruz kaldığı için ıslak olmalarından dolayı kuruma süreci başladı, tavanlarında oluşan sorunlar, tuzlanma ve birikimler temizlendi. Bu koruma çatıları Tigran Honents’in içindeki fresklerin ayakta kalmasını sağladı. Bir sonraki süreçte bunların da araştırılıp nihai uygulama projelerinin hazırlanmasına gidecek çalışmalar oluşturuldu. 2009 yılında bakanlığın seçtiği başka iki yapının projeleri de Global Heritage Fund’ın hediye ettiği üç boyutlu nokta bulutu datası kullanılarak hazırlandı. Özellikle 1035 yılında yapılmış ve 1957’de yarısı yıkılmış, kalan kısmının da bir deprem veya fırtına ile yıkılması söz konusu olan Amenaprgiç Kilisesi’nin nasıl restore edilebileceği konusu gündeme gelince 2011 yılında sağlanan bir fon sonrası Yavuz Özkaya’nın koordine ettiği bir ekip bu işi de üstleniyor. Ani koruma projeleri için gereken taşların nasıl aranıp bulunduğu ve getirtilip kullanıldığı da sohbetimizin ilginç bir başka konusu oldu.
Son yıllarda Marr döneminde tespit edilmiş, araştırılmış, kazılmış, belgelenmiş ve bir harita üzerine işlenmiş yapılar yeniden araştırılıp yapı kimlik kartları oluşturulmuş. 2012’den beri artık her yapının bilgi tabelası var. Bakanlığa ve UNESCO’ya sunulmak üzere bir klasörün de hazırlandığı bilgisini alıyoruz. Ermenistan’dan gelen mimar ve arkeologların da katıldığı bir çalışma Dünya Anıtlar Fonu himayesinde kitapçık haline getiriliyor. Ani koruma projesi kapsamında hazırlanan tanıtım sergisi de uzun bir yolculuğa çıktı. Sergi kısa süre sonra Ani’nin girişine yapılmış olan ziyaretçi karşılama bölümüne yerleştirilecek. Ani antik kentini gezenlerin QR kodlarını okutarak bilgiler alabilecekleri bir App (uygulama) de hazırlanıyor.
Ani ve çevresindeki çalışmalardan yola çıkarak kurulan ve başkanlığını Yavuz Özkaya’nın yürüttüğü Kültürel Mirası Koruma Derneği de Ani kontekstinin uzantısında risk altındaki kültürel mirasımız için muhteşem işlere imza atıyor.
Anadolu Din ve İnançları Platformu / Kültürel Mirasımızı Sırtlayanlar / Bölüm 18
Yavuz Özkaya ile “Ani Antik Kenti Restorasyonları”
KONULAR: Ani ile İlk Tanışma ve İzlenimler, Proje Süreci ve Karşılaşılan Zorluklar, Restorasyon Teknikleri ve Uygulamaları, Yeni Bilgiler ve Keşifler, Kültürel Mirasın Korunması ve Toplumsal Bilinç, Ani’de Gelecek Planları ve Hedefler
Nükhet Everi: Anadolu Din ve İnançları Platformu için yaptığımız kültürel miras söyleşilerimizin bu bölümünde sizi Ani antik kentine götürüyorum. Konuğumuz yüksek mimar ve Kültürel Mirası Koruma Derneği Başkanı Yavuz Özkaya. Yavuz Bey. sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Yavuz Özkaya: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldum. Mezuniyetimden sonra çeşitli mimarlık ofislerinde çalıştım ve ardından Amerika’da sanat tarihi doktorasına başladım. Ancak doktora çalışmalarım yarım kaldı ve Türkiye’ye dönerek kendi ofisimi kurdum. Uzun süredir kültürel mirasın korunması alanında çalışıyorum ve bu kapsamda birçok önemli projede yer aldım.
Nükhet Everi: Ani ile ilk tanışmanız nasıl oldu? İlk izlenimleriniz nelerdi?
Yavuz Özkaya: 2005 yılında bir yıl kadar Kars'ta çalıştım. Ani’ye ilk ziyaretim sırasında hayran kaldım. Gözlerime inanamadım; terk edilmiş dev bir alan ve her biri mücevher olan yapılar vardı. Ani, Türkiye'nin kuzeydoğusunda, Ermenistan sınırında yer alan, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir antik kent. İlk gördüğümde, bu harikulade kentin korunması gerektiğini düşündüm ve o zamandan beri Ani benim için özel bir yer oldu.
Nükhet Everi: Ani’deki restorasyon projeleriniz nasıl ilerledi? Hangi zorluklarla karşılaştınız?
Yavuz Özkaya: İlk olarak, bakanlıktan iki yapının koruma projeleri için davet aldım. Projeleri iki ya da üç ayda tamamlamamız isteniyordu, fakat bu süre oldukça kısıtlıydı. Bu süreçte, lazer tarayıcı cihazlar kullanarak yapıların üç boyutlu verilerini oluşturduk ve bu verilerle yapıları belgeledik. İlk etapta acil müdahale gerektiren sorunları çözdük. Daha sonra, Abu Hamrents Küçük Kilisesi ve Pirkeş Redeemer Kilisesi için de benzer projeler hazırladık. Bu projelerdeki en büyük zorluk, yapıların mevcut durumunu koruyarak aslına uygun restorasyonlar yapmaktı.
Nükhet Everi: Restorasyon çalışmalarında hangi teknikleri ve uygulamaları kullandınız?
Yavuz Özkaya: Restorasyon çalışmalarında, öncelikle yapıların detaylı bir analizini yaparak işe başladık. Lazer tarayıcılar kullanarak yapıların üç boyutlu modellerini oluşturduk. Bu modeller, yapıların mevcut durumunu detaylı bir şekilde incelememizi sağladı. Ayrıca, yapılar üzerinde hassas temizlik işlemleri ve malzeme analizleri gerçekleştirdik. Freskler ve taş süslemeler üzerinde titiz bir çalışma yürüttük. Yapıların strüktürel bütünlüğünü korumak için modern mühendislik tekniklerinden faydalandık ve yapıların depreme dayanıklılığını artıracak önlemler aldık.
Nükhet Everi: Çalışmalarınız sırasında yeni bilgilere ulaştınız mı? Bu keşiflerden bahseder misiniz?
Yavuz Özkaya: Evet, çalışmalar sırasında birçok yeni bilgiye ulaştık. Özellikle freskler ve taş süslemeler üzerinde önemli keşifler yaptık. Örneğin, bazı fresklerde daha önce fark edilmemiş detaylar ortaya çıkardık. Ortaçağ Ermeni mimarisi uzmanlarıyla işbirliği yaparak, yapıların tarihî ve yapısal analizlerini derinleştirdik. Bu analizler, yapıların tarihî gelişimi ve kullanım amaçları hakkında yeni bilgiler edinmemizi sağladı. Ayrıca, bazı yapıların zemin katlarında daha önce keşfedilmemiş odalar ve geçitler bulduk.
Nükhet Everi: Kültürel mirasın korunması konusunda toplumda farkındalık yaratmak için neler yapılmalı?
Yavuz Özkaya: Kültürel mirasın korunması için toplumda farkındalık yaratmak çok önemli. Bunun için öncelikle eğitim sistemine kültürel miras konularını daha fazla dahil etmeliyiz. Okullarda öğrencilere tarihi ve kültürel değerlerin önemi anlatılmalı. Ayrıca, yerel halkın da bu konuda bilinçlenmesi gerekiyor. Ani gibi önemli kültürel miras alanlarında düzenlenecek etkinlikler ve turlar, halkın bu mirasın değerini anlamasına yardımcı olabilir. Medya ve sosyal medya da bu konuda önemli bir rol oynayabilir. Kültürel mirasın korunması sadece uzmanların değil, herkesin sorumluluğudur.
Nükhet Everi: Gelecek planlarınız nelerdir? Ani’deki çalışmalarınızı nasıl sürdüreceksiniz?
Yavuz Özkaya: Gelecek planlarımız arasında Ani’deki yapıların depremselliklerini araştırmak, koruma çatılarının altındaki yapıların kurumasını sağlamak ve yapıların üç boyutlu verilerini kullanarak yeni analizler yapmak var. Ayrıca, Ani'deki tüm yapıların kimlik kartlarını oluşturarak UNESCO’ya sunmayı planlıyoruz. Bu kimlik kartları, yapıların tarihi, mimari özellikleri ve restorasyon süreçleri hakkında detaylı bilgi içerecek. Ayrıca, Ani’de düzenli arkeolojik kazılar ve araştırmalar yaparak kentin tarihî dokusunu daha iyi anlamayı hedefliyoruz.