'AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ GEÇMİŞ HATALARINDAN DERS ALMIYOR'
Yazan : Edward C Corrigan /19 Ağustos 2021
Afganistan için imparatorlukların mezarlığı denir. Büyük İskender, Cengiz Han, Büyük Britanya İmparatorluğu, Sovyetler Birliği ve şimdi de Amerika İmparatorluğu ve onun NATO müttefikleri, ateşli bağımsız Afganlar karşısında yenilgiye uğradılar.
Dünya inanamadan izlerken, Afganistan’daki Amerikan destekli hükümet ve Amerikalıların eğittiği ordusu daha isyancı Taliban kuvvetleri ilerlemeden ortadan kayboldu. Birçokları, 1975’de Amerika’nın Güney Vietnamı kaos içinde boşaltmasıyla belirgin paralellikler olduğunu düşünüyor.
Amerika’nın Afganistan’ı işgali 20 yıl sürdü ve savaş ve yeniden imar dahil Amerikalı vergi mükelleflerine 2 trilyon dolardan fazlaya mal oldu. Bu bilgiler Afganistan’daki durumu izlemek için kurulmuş Afganistan’ın Yeniden İmarı Genel Müfettişliği ya da SIGAR’dan alınmıştır.
SIGAR’a göre ayrıca çatışmalarda 2,443 ABD askerinin ölmesi ve 20,666 askerin yaralanması dolayısıyla uğranan insani kayıp vardır. Ek olarak müttefik askerlerinden 1,144 kişi ölmüştür. Afganlar için durum daha da kötüdür, onların askerlerinden en az 66,000 kişi ölmüş 48,000’den fazlası yaralanmıştır. Kuruluş bu istatistiklerin gerçek rakamların çok altında olduğunu tahmin etmektedir. Afganistan’ın yıkımı ve ülkede çevreye verilen zarar Afganistan’ın gelecek onyıllarını etkileyecektir.
Bilgi sahibi birçok gözlemci bugün şahit olduğumuz felaketi önceden tahmin etmişti. Afganistan’daki savaşın kazanıldığı efsanesini yayan sadece Amerika ordusunun resmi açıklamaları ve Amerikan kurumsal basınından haber alan Amerikalı siyasetçilerdir. Sonuçta, liyakatten çok az pay almış ya da hiç almamış, başarı şansı çok az bir politikayı haklı göstermek için Amerikalı vergi mükellefleri ve seçmenleri yalanlardan ve yarım-doğrulardan oluşan bir yaylım ateşine maruz kalmışlardır.
Afganistan savaşından yararlanan sadece ABD’nin askeri sanayi kompleksi, parası ödenen lobicileri, emekli olduktan sonra silah imalatçıları tarafından iyi para ödenen Amerikalı generaller ve bitmek bilmeyen savaşlar sisteminden yararlanan şirketlerin yaptığı bağışlardan faydalanan siyasetçilerdir.
Afganistan’ı işgal etmenin gerekçesi ‘bildirildiğine göre’ 9/11 saldırılarıydı ve Amerika bu terör suçlarının intikamını almak istiyordu.
Problem şu ki Afganistan’ı işgal hazırlıkları 9/11 terör eylemlerinden çok önce yapılıyordu. Siyasetçiler ve Osama bin Laden teranesini tekrarlayan kurumsal medya, saldırıların ve intikam isteyen Amerika’nın arkasındaydı.
İkinci önemli problem, ülkedeki Sovyet varlığına karşı İslami direnişi eğiten ve silahlandıranın ABD ve İngiltere olmasıydı. Bu İslami direniş ülkeyi İslami düzene zorlayan Taliban’a dönüştü. Afganistan’ı modernleştirmeye çalışan liberal ve sosyalist unsurları yenen bu İslami direniş oldu.
Birleşik Devletler Taliban’a Usame bin Laden’i Amerikalılara teslim etmesi için ültimatom verdi. Bin Laden CIA ve İngiltere’nin MI6’i tarafından eğitilmiş ve silahlandırılmıştı. Bin Laden ülkenin Sovyet işgalinden kurtuluşundaki rolü nedeniyle Afganlıların kahramanıydı. Taliban bu talebi reddetmedi ama Bin Laden’in 9/11 eylemine katılmış olmasına dair kanıt istedi.
Amerikalılar hiçbir kanıt vermediler, aksine Afganistan’ı bombalamaya başladılar, sonra da işgal ettiler, Taliban’ı iktidardan indirdiler ve Taliban’ın Amerika ve NATO işgaline karşı 20 yıl süren bir ayaklanmayı başlatmasına yol açtılar.
FBI’a göre 9/11 saldırılarının gerisinde Osama bin Laden yoktu. Onların raporuna göre 9/11 saldırılarının arkasındaki mimar Halid Şeyh Muhammed idi. 160 kez water boarding işkencesine tabi tutulduktan sonra itiraf etmişti. FBI tarafından tespit edilen saldırganlardan 15’i Suudi Arabistan vatandaşı, ikisi Lübnanlı ve biri Mısırlı idi. Doğrudan katılmış hiç Afganlı yoktu.
9/11 saldırılarından hemen sonra, ABD Başkan yardımcısı Dick Cheney Birleşik Devletlerin Irak’ı işgal etmek zorunda olduğunu söyledi. Birleşik Devletler Dışişleri Bakanı Colin Powel Irak’ın 9/11 saldırılarıyla bir ilgisi olmadığı ve ideolojik olarak bir Arap milliyetçisi olan Saddam’ın, Osama Bin Laden, El Kaide ve Taliban tarafından benimsenen İslami ideolojinin ölümcül düşmanı olduğu cevabını verdi.
Suudi Arabistan’ın bombalanmasından ya da işgal edilmesinden söz eden yoktu, aslında 9/11 saldırılarının arkasında kimin olduğu hakkında ciddi soruşturmalar da yapılmamıştı. Madem bin Laden suçlanıyordu, başka araştırmaya gerek yoktu. Birleşik Devletler terörizme karşı savaşı başlatınca Afganistan ve Irak işgal edildi. Amerika’nın hedefindeki diğer ülkeler arasında Libya, Yemen, Sudan, Lübnan, Suriye ve İran vardı.
Bu ülkelerin hiçbirinin 9/11 saldıralarına karışmış olduğuna dair inanılır hiçbir kanıt yoktu. ABD tarafından ‘terörizm destekçileri’ olarak hedef gösterilen ülkelere karşı olan İslami isyancılara para sağlayan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler 9/11 saldırılarına dahil olmaktan dolayı soruşturulmadılar.
Birleşik Devletler’de Suudi Arabistan’a karşı açılmış, 9/11 saldırılarına dahil olduğu ‘iddiasıyla’ devam eden bir dava var. Ama ABD hükümeti davaya karşı mücadele ediyor ve hukuki süreçle işbirliği yapmıyor.
Şimdi, 20 yıllık işgalden ve ‘devlet yapma’’nın suya düşmesinden sonra, ABD ve müttefikleri arkalarına bakmadan Afganistan’dan kaçıyorlar ve geride mahvolmuş bir ülke bırakıyorlar. İnsani açıdan maliyet korkunç. Belki bir milyon Afganlı öldürüldü ve yaralandı, milyonlarcası sığınmacı olmak zorunda bırakıldı.
Çok büyük bir altyapı ihtiyacı olan, gelir eşitsizliğine çare bulunması, çöken eğitim sisteminin düzeltilmesi ve bütün Amerikalılar için devlet tarafından fonlanan bir sağlık sistemi oluşturulması gereken ABD’de iki trilyon dolarla neler yapılabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Birleşik Devletler gerçekte bir demokrasi değil bir plutokrasidir, hatta bir oligarşidir, siyasi sistemi para kontrol eder ve siyasete emir verir. Savaş ekonomisinden kâr edenler çok küçük bir yüzde oluşturur. Vietnam’daki savaş sonucunda ziyan edilen para ve kaybedilen hayatlar için de benzer argümanlar ileri sürülebilir. Görülüyor ki Birleşik Devletler kendi tarihinden ders almıyor ve gerilemesinin nedenlerini gerçekçi olarak değerlendirmiyor.
-------
Edward C. Corrigan hukukçu ve avukattır, 40 yıldan fazladır siyasi konularda aktif olarak çalışmaktadır. Tarih bölümünde lisans eğitimi, Siyasi Bilimler bölümünde lisans üstü eğitimi almıştır. Yoğun biçimde hukuk ve siyaset konusunda yayınlar yapmaktadır . 2000-2003 yılları arasında London, Ontario, Kanada Kent Konseyine üye olarak görev yapmıştır.
Türkçe çevirisini paylaştığımız yazının aslına https://dissidentvoice.org/