Rızvan Bayramı’nda Bahailiği ve Türkiye Bahailerini konuştuk
“Kutsal günler sadece keyif haline gelmemeli”
Umur Yedikardeş-ADİP
Türkiye Bahai toplumu da tecrit döneminde toplantılarına ve buluşmalarına evlerinden devam ediyor. Biz de ADİP olarak; Bahailerin, bu sene 20 Nisan’a denk gelen, 12 gün boyunca kutlanan Rızvan bayramının, Bahailer için önemini Bahai Dış İlişkiler Temsilciliğinden Suzan Karaman ve Neysan Çelebi ile konuştuk, Bahailerin bugünlerde etkinliklerine nasıl devam ettiklerini sorduk. Karaman ve Çelebi, Rızvan bayramının anlam ve önemini şöyle anlattı:
“Hz. Bahaullah 1817 yılında Tahran’da dünyaya geliyor. 1852 yılında ilk vahiy gelmesine rağmen yeni dinin peygamberi olduğunu kimseye açıklamıyor. Hz. Bahaullah, insanların ve devlet yetkililerinin büyük sevgisini ve saygısını kazandığından, güçlerini kaybetme korkusuna giren o dönemin din adamları kaygı duymaya başlıyorlar. Hz. Bahaullah’ın sürgüne gönderilmesi için yönetime baskı yapılıyor ve Bağdat’a sürülüyor. Bağdat’ta da aynı sorunlarla karşı karşıya kalan Hz. Bahaullah, İstanbul’a sürülmeden önce ailesi ve sevdikleriyle vedalaşmak için 12 gün boyunca Rızvan Bahçesi denilen bir yerde kalıyor. Hz. Bahaullah, Rızvan bahçesine geldiği ilk gün olan 21 Nisan 1863’te yeni bir dinin peygamberi olduğunu ve bütün geçmiş çağların vaad edilen kişisi olduğunu ilan ettiği için, Rızvan bayramı Bahailer için en büyük bayramlardan bir tanesidir. “
Katı ve kesin ritüeller yok
Karaman ve Çelebi, bayramın neden 12 gün sürdüğünü ve bayramın içindeki önemli günlerden şu şekilde bahsediyor:
“Hz. Bahaullah, Rızvan bahçesinde 12 gün boyunca kaldığından, bu 12 günün hepsi bayram olarak geçiyor. Bayramın birinci, dokuzuncu ve on ikinci günü çok önemlidir. Birinci gün, Hz. Bahaullah’ın peygamber olduğunu açıkladığı gündür. Rızvan bahçesi, Dicle nehrinin yanındaki bir adadır. Hz. Bahaullah oraya geldikten sonra nehirdeki su yükseliyor ve ailesi Hz. Bahaullah’ın yanına dokuzuncu gün gelebiliyor. Dokuzuncu günün önemi ise, Hz. Bahaullah’ın ailesiyle bir araya gelmesidir. Son olarak Bahailer, Hz. Bahaullah’ın Rızvan bahçesi ve Bağdat sınırlarından ayırılıp, İstanbul’a sürgününün başladığı on ikinci güne önem verirler.”
Karaman ve Çelebi’ye, Bahailerin Rızvan bayramını nasıl geçirdiklerini sorduğumuzda, bayramın ruhani ve idari iki boyutunun olduğunu belirtiyorlar:
“Bahailer bu üç gün boyunca çalışmazlar. Bunlar bizim kutsal günlerimizdir. Ruhani olarak, Bahailer o günlerde bir araya gelir ve o gün için özellikle indirilmiş olan Rızvan bayramı duasını veya Hz. Bahaullah’ın Kutsal Yazıları’nı istedikleri dillerde okuyabilirler. Çünkü Bahailikte din adamı kavramı yoktur. Birey yaratıcısıyla kendisi sohbet eder. Bu yüzden kutsal yazıları kendi anladığı dilden okuması gerekir. Bu günler şenlik ve bayram havasında geçer. Bahailikte, hiçbir bayram toplantısında ya da bir araya gelinen ortamlarda katı ve kesin ritüeller yoktur. Dua okunur, sanat icra edilir, dostluk ilişkileri geliştirilmeye çalışılır. Her topluluk bunu kendi kültürüne göre yapar. Bayramlara ve diğer tüm aktivitelere Bahai olan ve Bahai olmayan herkes davetlidir.”
Diğer yandan Rızvan bayramının Bahailer için idari bir tarafı da bulunmakta. Bahailer, bayramın ilk gününde idari yapılarını temsil eden Mahalli ve 12 günlük Bayram sürecindeki bir tarihte Milli Ruhani Mahfil kurumunun temsilcilerini de seçiyorlar. Karaman ve Çelebi bu süreci şöyle anlatıyor:
“Bahai Kutsal Yazıları’nda, kutsal günlerin sadece bir keyif haline gelmemesi gerektiği belirtiliyor. Bu günlerde bir araya gelerek toplum için hayırlı işler yapacak olan kurumlar da oluşturulur. Bahailikte seçimle gelen kurumsal bir yönetim düzeni vardır. Örneğin, Maltepe Belediye sınırları içerisinde dokuz kişiden fazla 21 yaşını geçmiş Bahai var ise; bu kişiler her sene 20 ya da 21 Nisan’da bir araya gelip seçim yaparak, dokuz kişiden oluşan Mahalli Ruhani Mahfil temsilcilerini seçerler. Bu kurum, seçildikleri bölgede Bahai ya da Bahai olmayanların gelişimi için çeşitli çalışmalar sürdürür ve cenaze, evlilik ve kutsal gün anma veya kutlama gibi organizasyonları gerçekleştirir. Bugün itibariyle Türkiye’de yaklaşık 45 tane Mahalli Ruhani Mahfil vardır. Her bölgeden seçilen delegeler de yine her sene Rızvan Bayramı sürecinde bir araya gelip, Türkiye’den sorumlu olan ve dokuz kişiden oluşan Milli Ruhani Mahfil temsilcilerini seçerler. Son olarak Rızvan bayramında ve beş senede bir olmak üzere, sayıları bugün itibariyle yaklaşık 196 olan Milli Ruhani Mahfil kurumunun temsilcileri Bahai Dünya Merkezi’nin bulunduğu Haifa (İsrail) şehrinde bir araya gelerek, Bahailiğin en üst kurumu olan Yüce Adalet Evi’nin dokuz üyesini seçer. Seçimlerde aday gösterilmez, propoganda yapılmaz, gizli oy ve açık tasnif sistemi uygulanır. Bahailer, hem ruhani gelişimleri hem de dini kurumlarının devamlılığı için bu günleri heyecanla beklerler. Rızvan bayramının ilk gününde de Yüce Adalet Evi’nden bütün dünya Bahai toplumuna mesaj gelir.”
Çevrimiçi toplantılar yapıyoruz
Karaman ve Çelebi’ye tecrit altında geçecek olan Rızvan bayramında bu seçimlerin nasıl yapılacağını da soruyoruz:
“ Yüce Adalet Evi bu defaya mahsus olarak bir karar verdi. Eğer bulunduğumuz yerde oyların kargo ya da postayla gönderilmesi mümkün değilse, Milli ve Mahalli Ruhani Mahfil kurumları bir sene aynı üyelerle devam edebilir. Türkiye’de tam karantina olmadığından, Milli Ruhani Mahfil kurumu oyların kargoyla idari ofisimize gönderilmesi kararını verdi. Oyları sayacak, yaşları ve sağlıkları uygun kişiler belirlendi. Bu kişiler gidip oyları sayacaklar ve seçilen temsilcileri Türkiye’ye ilan edecekler. Diğer yandan ise Mahalli Ruhani Mahfil kurumları aynı üyelerle bir sene devam edecek. Çünkü köylerde yaşayanların oylarını vermek için yolculuk yapması, toplumsal sağlık açısından risk taşımaktadır.”
Karaman ve Çelebi, Bahai idari yapılanması altındaki kurumların tecrit döneminde çalışmalarına teknoloji araçlarıyla devam ettiklerini belirterek sözlerine son verdi:
“Bahailer toplumun ve medeniyetin gelişimi için toplumsal çalışmalar yürütürler. Dört temel aktivite alanı vardır. Bunlar; çocuk sınıfları, yeni gençlik grubu, dua toplantıları ve çalışma çemberidir. Bu alanlarda yapılan toplantılarda ve buluşmalarda, bireylerin kapasitelerini kendilerine ve insanlığa hizmet için geliştirmeye çalışıyoruz. Diğer yandan Bahai olmayanların da katıldığı buluşmalarda, Allah’ın bugün için göndermiş olduğu sözleri beraber incelemeye ve hayatımızda nasıl uygulayabileceğimizin yollarını arıyoruz. Bu toplantılar korona sürecinde çevrimiçi olarak eskisine göre daha yoğun bir şekilde devam ediyor. Çeşitli çevrimiçi programlar üzerinden Türkiye’nin ve dünyanın her yerinde toplantılar yapıyoruz.''