ADİP ekibinden Sevan Ataoğlu tarafından derlenmiştir.
Melek Tavus’un evlatları Nisan ayında yeni yılı kutluyor
Nisan ayı farklı din ve inançların “diriliş” teması etrafında şekillenen kutlu günlerine sahne oluyor. Hristiyanlar Hz. İsa’nın ölülerden dirilmesini kutlarken Ezidiler de Nisan ayında yeni yılı ve doğanın dirilişini karşılıyor. Ezidiler her yıl Nisan ayının 13'ünden sonraki ilk çarşamba gününü, dünyanın Tanrı tarafından mayalandığı ve böylelikle yaşamın başladığı gün, yani yılın başı olarak kabul ediyor. Bugüne ‘Kırmızı Çarşamba’ adı veriliyor.
Ezidilik, toprağın, güneşin, suyun kutsal sayıldığı, merkezine doğayı alan bir inanış biçimi. Kutsal kitapların kayıp olduğu kabul edilerek, Ezidi inancı ve ibadetleri sözlü bir şekilde nesilden nesile aktarılır. İnancın simgesi olan Melek Tavus; Ezidilik inancında Tanrı Azda tarafından yaratılan ve kendisine evreni ve insanları yaratma görevi verilen Melek-Tanrı anlamındadır.
Ezidiler de yumurta tokuşturuyor.
İnanışa göre tanrı, Rumi takvime göre, Nisan ayının ilk Çarşamba’sı dünyayı yaratmıştır. Miladi takvime göre, Nisan ayının 13’ünden sonraki ilk Çarşamba’ya, ‘Kırmızı Çarşamba’ adı verilir. Tıpkı Nevruz gibi bahar bayramı olarak da kutlanan bugünde, ‘toprak ananın’ bahara ve güzel günlere gebe olduğuna inanılır, ‘yılın gelini’ Kızıl Çarşamba varken, inanışa göre toprağa saygısızlık yapmamak amacıyla evlenmelere, düğünlere izin verilmez. Hıristiyanların Paskalya yortusunda gelenek hale getirdikleri yumurta tokuşturma ritüelini Kızıl Çarşamba'da Ezidilerin de uyguladığını görürürüz.
Ana vatanlarından uzaklaştılar.
Ezidiler yüzyıllar boyu üç dağın etrafında yaşadı. Urfa, Diyarbakır ve Mardin’e uzanan Karacadağ, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseki kentinin yakınlarında yer alan Abdülaziz ve Irak’ın kuzeyindeki “Sincar” yani Kürtçe adı “Şengal” olan dağ. Günümüzde; Ermenistan, Gürcistan, Suriye ve Türkiye gibi ülkelerde yaşayan Ezidiler’in bu ülkelerdeki nüfusu giderek azalıyor, daha çok Almanya olmak üzere Avrupa’ya göç etmek zorunda kalıyorlar.