“Muğlak ve anti demokratik maddeler düzeltilmeli”
Cemaat vakıflarının seçimlerini düzenleyen yeni yönetmeliğe dair bir değerlendirme toplantısı düzenlendi. Azınlık cemaatlerine mensup hukukçu, akademisyen ve yöneticilerin katıldığı çevrim içi toplantıda genel olarak yönetmelikte muğlak ve anayasaya uygun olmayan, anti demokratik maddelerin yer aldığı, azınlık vakıflarının seçme ve seçilme gibi haklarının yönetmelikten öte anayasada kalıcı kanunlar ile düzenlenmesi gerektiği ortak görüşü öne çıktı.
Anadolu Din ve İnançları Platformu olarak düzenlediğimiz toplantıya hukukçular Can Terbiyeli, Aren Dadıroğlu, Betsy Penso ve akademisyen Ohannes Kılıçdağı konuşmacı olarak katıldı. Moderasyonu üstlenen akademisyen Anna Maria Beylunioğlu toplantının açılışında yönetmeliğin yenilenen maddelerine dair cemaatlerden gelen ortak sorunları özetledi. Seçim bölgesine ilişkin kısıtlama, eski yönetmelikte itiraz konusu olan seçim tertip heyetlerinin vakıf yönetim kurulları tarafından belirlenmesi, eski yönetmelikte bulunmayan yönetim kurullarının 7 kişiden oluşması zorunluluğu, hastanesi olan vakıfların seçimlerinin ayrılmasının hukuksuzluğu, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün (VGM) seçime giden süreçte kontrolünün artması ortak sorunlu noktalar olarak dile getirildi. Pratikte zorluklarla karşılaşılması muhtemel olmakla birlikte tüm cemaatlerin bir araya gelerek ortak bir seçim tertip heyeti oluşturması önünde bir engel bulunmadığı da toplantı sırasında ifade edildi. Azınlık cemaatlerinin farklı demografik özelliklerinin, farklı sayısal verilerinin yasal düzenlemelerde görmezden gelinemeyeceği yorumu da dile getirildi.
"Hukuk tekniği açısından da kısıtlayıcı"
Toplantıya İskenderun’dan katılan Avukat Can Terbiyeli yönetmeliğin cemaatlerin 9 yıllık beklentilerini karşılamadığını, çok kapsamlı ve diğerlerine nispeten detaylı hazırlanan bu yönetmeliğin hukuk tekniği açısından da kısıtlayıcı olduğu yorumunda bulundu. Yönetici adayının uygunluğu ile ilgili VGM onay kriterlerinin yeterince açık olmadığını belirten Can Terbiyeli, yönetmeliğin ilgili 10. maddesinin vakıflar üzerinde vesayet kurulmasına olanak tanıdığını da sözlerine ekledi. İskenderun ve Antakya'da nüfusu çok az olan Yahudi vakıfları ile İstanbul'da Rum vakıflarının nüfus yetersizliğinden ve nüfus dağılımından dolayı yeni yönetmelik ile zorluklar yaşayacağını söyleyen Terbiyeli, son olarak hastanesi olan cemaat vakıflarının yönetmelik ile ayrıştırılmasının anayasaya da Lozan antlaşmasına da aykırı olduğunu vurguladı.
Tüzel kişilikleri anayasada netleştirilmeli
Avukat Aren Dadıroğlu seçim yönetmeliğini Ermeni vakıfları açısından değerlendirdi, daha sonra seçim yönetmeliğine ilişkin değerlendirmelerini şu özet ifadeler ile paylaştı: “İstanbul’da bölgesel seçim düzenlemesi tüm cemaatleri gelecekte daha fazla zorlayacak. Bugün Ermeni toplumunun İstanbul’daki demografik dağılımına göre örneğin Bakırköy-Yeşilköy bölgesinde toplumun %40’ı ikamet etmekle birlikte, burada sadece 2 vakıf bulunmaktadır. Hastanesi olan vakıfların ayrılması özelinde eşit statüdeki vakıflara farklı işlem uygulanması Anayasamızdaki eşitlik ilkesinin ihlalidir. Ayrıca yönetmelikte seçme ve seçilme kanununa uygun 'yetki belgesi' deniyor ancak bu bir izin belgesidir. Özetle, azınlık vakıfları ile ilgili hususlar geçici ve tartışmalı yönetmelikler ile değil kanunlarla sabitlenmelidir. Cemaat vakıflarının statüleri, tüzel kişilikleri anayasada netleştirilmelidir.”
Bu yönetmelik ile seçime gitmeliyiz
Avukat Betsy Penso Yahudi cemaatinin, vakıf yöneticileri ve basınının yönetmelik ile ilgili sessiz kalmayı tercih ettiğini belirtti. Türkiye Hahambaşılığı Vakfı’nın sadece İstanbul dışındaki vakıflar ile ilgili bir düzeltme isteyeceğini beklediğini belirten Penso, yeni seçim yönetmeliğinin vakıf yöneticilerinin tekrar seçilmeleriyle ilgili bir kısıtlama getirmediğine de dikkat çekti. Penso genel değerlendirmesinde “Elimizdeki seçim yönetmeliği ile seçime gitmeliyiz. Bu yönetmeliğin azınlık vakıfları yönünde düzeltileceğinden, daha demokratik ve özgürlükçü bir yönetmelik hazırlanacağına dair beklentim ve umudum yok” görüşünü aktardı.
“Yönetmeliğin çıkması neden 9 sene sürdü?"
Akademisyen Ohannes Kılıçdağı konuşmasında seçim yönetmeliğinin hazırlanmasında şeffaf olmayan bir süreç yürütüldüğünü ifade ederek, “Yönetmeliğin çıkması neden 9 sene sürdü? Bu soruyu seçime giden süreçte dahi ısrarla sormaktan geri durmamalıyız?” dedi. Kılıçdağı da yönetmelikte geçen 'yetki ‘izin’ belgesi'nin yeterince ciddiye alınmadığını, yönetmelik her ne kadar “seçme ve seçilme temelinde adaylar incelenecek” dese de bunun bir vesayet belgesi olduğu yorumunda bulundu. Kılıçdağı “1938-1949 arasındaki tek mütevelli heyetinden sonra en büyük geriye gidiş bu izin belgesinin yürürlüğe girmesidir. Vakıfların geleceğini ipotek altına alır” dedi. Kılıçdağı hukukçular ve yöneticilerin bu yönetmeliği gelecekte açacağı kapılar üzerinden de değerlendirmesi gerektiğini de ifade etti.
Toplantıda söz alan katılımcılar da temsil ettikleri toplumlar ve seçim yönetmeliğine dair değerlendirmelerini paylaştılar:
Doğan Bermek-Alevi Düşünce Ocağı Başkanı
- Seçim yönetmeliği ile ilgili olarak CİMER e ve Ombudsmanlığa baş vurulmalı.
- Alevi kurumları tarafından inanç özgürlükleri başlığı altında AİHM’e baş vuruları, açılan davalar, bugüne kadar AİHM’nin verdiği kararlar cemaat vakıflarını ve tüzel kişilik haklarına dair düzenlemeler de içermektedir.
- Vakıflarınızın gayrı menkullerine ve diğer sorunlarınıza dair kesin çözümler ancak tüzel kişilik haklarının anayasaya uygun düzenlenmesi ile mümkün olacaktır.
- Türkiye’de seçme ve seçilme hakkı açısından sorunlu tek tüzel kişilik grubunun azınlıkcemaat vakıfları olduğunu düşünüyorum. Topal ördek misalinde olduğumuz muhakkak.
- Seçme ve seçilme iradesini kullanamayan vakıflarda şeffaflıktan da bahsedilemez.
- Yönetmelikteki sınırlamalarla cemaatimizin tarihi vakıflarını yaşatmamız mümkün olmayacak.
- Biz ilk yönetmeliğin iptali için dava açmıştık, bugün hiçbir toplumda böyle bir girişim görmüyorum.
- Yönetmeliğin hemen değişeceğini düşünmüyorum. Bu seçimi pratik çözümler ile gerçekleştirmeliyiz.
- Eskiden seçim bölgesini genişletmek için VGM’den izin istiyorduk, veriliyordu. Bugün İstanbul’a istisna getirilmesi doğru değil. Bu kısıtlamanın kaldırılması gerekiyor.
- Yönetmeliğe göre dar bir bölgeden seçmen alabilmemiz Türkiye’ye hizmet eden bir hastane olarak vakıf seçimlerinde bizi zorlayacak.
(Sevan Ataoğlu-ADİP)