İmparatorluklara başkentlik yapan İstanbul’da, Fetih’in izlerini taşıyan kara surları, restore edilerek turizme kazandırılıyor. Şehirleri düşmana karşı korumak ve sınırları belirlemek amacıyla yapılan surlara Anadolu’da birçok yerde rastlayabiliyorsunuz. Kayseri, Ani, Diyarbakır, İznik öne çıkanlar arasında.
Depremler ve bakımsızlık nedeniyle ciddi tahribat gören İstanbul’un kara surları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından 2 yılda tamamlanması planlanan restorasyonla yeniden ayağa kaldırılacak. 16 asırlık tarihiyle öne çıkan, Fetih’in en önemli simgesi olan tarihi surlar, kara tarafında 6 bin 600 metre, Marmara’da 8 bin 500 metre, Haliç’te 5 bin 420 metre olmak üzere yaklaşık 20 kilometrelik uzunluğa sahip. Bu özelliğiyle dünyanın en uzun tarihi eserleri arasında gösterilen görkemli yapı, 1985’ten bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Çevresindeki kültürel ve dini açıdan önemli yapılarla birlikte bir bütün oluşturan tarihi surlar, son yıllarda tur şirketlerinin düzenlediği günübirlik İstanbul turlarının en çok ilgi gören adresleri arasında. Kurtarılmanın eşiğindeki bu dünya mirasını yakından tanımak için ortaya çıkış hikâyesini ve çevresinde mutlaka görülmesi gereken yapıları derledik.
Dünya tarihini değiştirdi
Doğu Roma İmparatorluğu döneminde yapımına başlanan surların tarihi 5. yüzyıla uzanıyor. Zamanla yıpranan ve birçok bakımdan geçen surlar, II. Theodosius zamanında Sarayburnu’ndan Haliç kıyısı boyunca Ayvansaray’a, Marmara kıyısı boyunca Yedikule’den Topkapı ve Ayvansaray’a kadar gidiyor. Ana sur, ön sur ve hendekten meydana gelen üçlü savunma sistemiyle oluşan surlar, mimari özelliğinin yanı sıra dünya tarihinin şekillenmesinde önemli bir yere sahip. 2 bin yıla yakın pek çok kez kuşatılan İstanbul, 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in surları aşarak fethetmesiyle Osmanlı İmparatorluğu’na geçti.
Surlar Bizans ve Osmanlı dönemlerinde başta kapılar olmak üzere birçok kez onarıldı. Kenti batıdaki merkezlere bağlayan yollar, surlardan görkemli kapılarla dışarı açılıyor. Silivrikapı, Yedikule Kapısı, Mevlevihane Kapısı, Topkapı, Edirnekapı, Sulukule Kapısı, bu kapılardan birkaçı.
Üç semavi dinin izinde…
İstanbul surlarının çevresindeki önemli tarihi yapılarla birlikte üç semavi dinin izlerini sürmek mümkün. Fatih’te surlara yakın bölgede bulunan Bizans sanatının en değerli mozaiklerinin ve fresklerinin sergilendiği Kariye Camii’nin yanı sıra Hançerli Panayia Rum Kilisesi, günümüze kadar ayakta kalabilen tek Bizans İmparatorluk Sarayı olan Tekfur Sarayı ve ardından Kastoria Sinagogu kalıntıları görülebiliyor. Karagümrük semtinin Edirnekapı bölümünde surların yanında bulunan 16. yüzyılda Mimar Sinan tarafından Mihrimah Sultan adına yaptırılan Edirnekapı Camii ve Külliyesi, Aya Yorgi Kilisesi, Gazi Ahmet Paşa Cami, Süryani Mezarlığı ve Kilisesi bölgede görülmeye değer diğer yapılardan. Tarihi surlar ayrıca Bizans’a misafir gelen kralların ve yabancı sarayların mensuplarının ihtişamlı şekilde karşılandığı, daha sonra hapishane olarak kullanıldığı Yedikule Zindanları’na da ev sahipliği yapıyor.
Düşmandan korudu
İstanbul surları gibi Anadolu’daki birçok şehirde farklı amaçlarla yapılan surlar bulunuyor. Günümüzde turistlerin de ilk görmeyi tercih ettiği bu yapılardan öne çıkanlar şöyle:
Diyarbakır Surları: Tarihi 4. yüzyıla uzanan Diyarbakır Surları, 2015’te UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak tescillendi. Bir açık hava müzesi niteliği taşıyan surlar, uzunluğuyla Çin Seddi’nden sonra dünyada ikinci sırada geliyor. Surların yükseklikleri ise 8 – 10 metre arasında değişiyor. 82 burçtan ve 4 ana kapıdan oluşan surların bazı burçları, özellikleriyle daha da dikkat çekiyor. Bu burçların başında ise Ben-u Sen, Yedi Kardeş, Keçi Burcu var. Dağ Kapı, Urfa Kapı, Mardin Kapı, Yeni Kapı olarak adlandırılan kapıların ise 20. yüzyılın başlarına kadar geceleri kapatılarak, kente giriş çıkışın buradan kontrol edildiği biliniyor. Ayrıca surların kuşbakışı görüntüsü kalkan balığını andırıyor.
Kayseri Kalesi ve Surları: 3. yüzyılda Roma Dönemi’nde inşa edilen ve Bizans Dönemi’nde daraltılan Kayseri Kalesi ve Surları; Selçuklu Sultanı I. Alaâddin Keykubat zamanında bugünkü şekliyle yeniden yapıldı. İç Kale ve Dış Kale olarak iki kısımdan oluşurken Dış Kale, dış sur ve burçlardan meydana gelen şehrin korunması, yönetim merkezi ve genelde yerleşim alanını kapsıyor. Roma döneminde dış akınlara karşı yapılan sığınma yerleri, gözetleme kuleleri ve burçları bulunan dış surların bazı bölümleri ayakta kalabildi. Ayrıca Osmanlı Dönemi’nde şehrin savunulmasına ihtiyaç duyulmadığından İç Kale’ye de mahalleler kuruldu.
İznik Surları: Bithynia Dönemi’nde, M.Ö. 4. yüzyılda inşa edilmeye başlanan surlar, Roma ve Bizans dönemlerindeki yeni eklentilerle günümüzdeki şeklini aldı. Bursa İznik’in çevresini beş kenarlı çokgen şekilde kuşatan surlar yaklaşık 4 bin 970 metre uzunluğunda. Yüksekliği 10-13 metre arasında değişen surlarda, yuvarlak ve kare şeklinde 114 burç var. Surlarda kentin kuzeyinde yer alan ve üç ayrı kapıdan oluşan İstanbul, kentin doğu ucunda bulunan Lefke, büyük bir kısmı yok olan Göl ve Roma Dönemi’nde I. yüzyılda yapılan Yenişehir olmak üzere toplam dört kapı bulunuyor.
Battalgazi Kale Surları: Roma İmparatoru Trajanus tarafından 98-117 yıllarında yaptırılan Battalgazi Kale Surları, Malatya’da yer alıyor. 20 metre yükseklikteki iç surlar, 15 metre aralıklarla inşa edildi. Roma, Bizans, Sasani, Arap mücadelelerinde önemli tahribatlar alan surlar, Osmanlı’dan itibaren savunma özelliğini kaybetti ve özellikle 19. yüzyılda büyük ölçüde yıkıldı. 11 kapısı olan surların tipik yapısı itibariyle bölgede bir benzeri bulunmamakta. Burçlar üçgen yapıda, ana giriş kapıları ise sekizgen şeklinde.
Ani Şehir Surları: Kars’ın Ermenistan’a yakın sınırında geniş bir alana yayılan Ani Antik Kenti’nde yer alan surlar, 967-989 tarihlerinde iki sur sistemi olarak yapıldı, Selçuklular’ın fethinden sonra 1064-1065 tarihlerinde son halini aldı. Özellikle Gürcü ve Moğol istilalarından zarar gören surların önemli bir kısmı bugün hâlâ ayakta. Toplam yedi giriş kapısı olan surların en önemli kapıları Aslanlı, Kars ve Sarnıçlı olarak gösterilmekte. Uzun kuşatmalara dayanıklı hale getirmek için surlar arasına yapılan destekleme kuleleri, erzak ve tahıl deposu olarak da kullanıldı. Arazinin yapısına göre yüksekliği 19 metreye çıkan Ani Şehir Surları’nın duvarlarında haç motifleri, aslan ve yılan kabartmalı rölyefler, çini süslemeler bulunuyor.
Mine Özdemir Güneli - Milliyet