Kadim Gelenekler Işığında Yılbaşı

Kalandar ve Ras El Seni Bayramı
Tarihten günümüze süregelen önemli dönüm noktaları vardır. Bunlardan biri de Hz. İsa’nın doğumunun milat kabul edilmesidir. Bir yılın bitip yeni bir yılın başladığı miladi yıl başı tüm dünya insanlarının bir araya gelerek yeni gelen yılı sevinç içinde karşıladıkları kutlamaya denir. Miladi takvime göre her yıl 31 Aralık gecesini 1 Ocak’a bağlayan gecede kutlanan yılbaşı, söz konusu resmi takvim dışında Rumi takvime göre ise her yıl geleneksel olarak 14 Ocak’ta kutlanır. Doğu Anadolu ve Karadeniz coğrafyasında farklı isimlendirmelerle anılsa da temelde benzerlikleriyle önemli bir kültürel miras niteliği taşır. Bu kutlamalar; Doğu Karadeniz ve Kafkasya’da tarihsel geçmişiyle Rum, Gürcü gibi Hristiyan toplumlar ve sonraki evrelerde oraya yerleşen Müslüman veya Müslümanlaşan toplumlarda “Kalandar” adıyla kutlanır. Aynı tarihte çoğunlukla Antakya, Adana ve Mersin’de yaşayan Arap Alevileri ise 13 Ocak’ı 14 Ocak’a bağlan gece ve ertesi gün Ras El Seni’yi kutlar. Ermeni folkloruna “Gağant” adıyla geçen gelenek, Ermenilerden Dersim Kürtleri ve bazı Zaza aşiretlerince de "Gağan" adıyla benimsenmiş olup benzer eğlence ve törenlerle kutlanmaktadır.
Kalandar nedir? Nasıl Kutlanır?
Kelime olarak Latince ‘calandae’(takvim) ile ilişkilidir. Hint-Avrupa dil ailesine mensup dillerden İngilizcede “calendar” sözcüğüyle takvim kavramının karşılığı olarak; Fransızcada takvim, gün bilgisi, program çizelgesi anlamıyla “calendrier”; Rusçada “kalendar”, İtalyancada ise “kalandarya” biçimleriyle takvim anlamına gelir. Yunanca aynı anlama gelen “kalanta” sözcüğü Doğu Karadeniz’de yaşayan Rumlar tarafından “kalantaris” olarak kullanılır, Türkçeye de “kalandar” veya “kalandaris” biçimiyle geçer. Aynı zamanda ayın biri manasına gelen ve yılbaşının kutlandığı bu gecede yapılan ritüellere, aleogorik anlatımlarla ve şenlik kutlamalarına da ismini vermiştir. Kalandar kışın en sert geçtiği zamanlara denk geldiği için manilere de konu olmuş ve kalandar soğuğu/ayı olarak anılmıştır:
Kalandar soğuğunda
Ya bakın kaldık dara
Açın siz kapıları
Biz geldik kalandara”


Kalandar Geceleri-Yusuf Cemal Keskin

Kalandar geceleri, köy evlerini dolaşan gençler ve çocuklar çeşitli tiplemeler oluşturarak kılık değiştirip, tekerlemeler söyleyerek ev ev dolaşır. Ziyaret edilen evlerde ev sahibi tarafından maddi gücü el verdiğince sopanın ucuna bağlanmış uzatılan çıngıraklı torbaya fındık, kuru meyve para gibi çeşitli hediyeler bırakılması beklenir. Söylenilen Kalandar tekerlemelerinin ve verilen hediyelerin bolluk-bereket getirdiğine inanılır. Köy seyirlik oyunlarında gençlerden bazıları tanınmamak için yüzlerini Kalandar ateşinin üstünde olan kazandan alınmış kara (maneya) ile boyalarlar, üzerine koyun postu sarıp çıngıraklar takıp uzun sopasıyla Karakoncolos/Momoyer kılığına girerek evleri gezip bir şeyler toplarlar. Daha sonra toplanılanlar hep birlikte pay edilerek dağıtılır. Karakoncolos tiplemesi yöreden yöreye farklılık gösterse de tanımlamalar benzerlik göstermektedir. Esmer tenli ve tüylü yaban adamına verilen isim olup kışın en soğuk zamanı kabul edilen kalandar zamanı ortaya çıktığına inanılan kandırılmaz, gönlü alınmaz ve tedbir alınmazsa zarar verileceğine inanılan yaratığın adıdır. İnanılır ki bölge halkının içinde Karakoncolos’un sorduğu sorulara içinde kara kelimesi geçen kelime kullanmaz isen sana zarar vereceğidir. Bu varlıkla somutlaşan inanış ve uygulamaların kökü tarih öncesi döneme, pagan inanışa dek uzanıp yere ve zamana göre farklılaşan yansımalar olarak belirmektedir. 17. yy ’da Evliya Çelebi’nin eserinde de yer verdiği Karakoncolos’un farklı yörelerde koncolaza dönüşen cadı olarak geçer.
Aynı zamanda Karadenizli sanatçı Apolas Lermi’nin albümünde de Momoyer tiplemesi geçmektedir.
Trabzon’un Çaykara ilçesi ve Maçka Livera köyü başta olmak üzere Doğu Karadeniz bölgesinde yaygın olarak kutlanan bu bayramın bir diğer önemli yanı nüfus mübadelesi ile yurtlarından ayrılan Rumların kültürel folklorik özelliklerinin devam ettirilip hatırlanmaya fırsat tanıdığı kutlama olmuştur.


 Ras El Seni nedir? Nasıl kutlanır?

Ras el seni Arapça bir kelime olup “sene başı” anlamındadır. Arap Alevilerinin kutladığı Ras el seni Rumi-(Şemsi) miladi takvime göre ayın birine denk gelen 13 Ocak’ı 14 Ocak’a bağlayan gece ve ertesi geleneksel dini bir bayram ve yılbaşı olarak kutlanır. Yaradılışın kutsanması anlamında yeni yılın ilk günü kabul edilir. Doğu Ortodoks Kilisesi’nde de yılbaşı (İsa’nın sünnet yıldönümüne de denk gelen) 14 Ocak’ta kutlanır. Rusya ve bazı Slav halkları da onlardan bazıları. Yani bu bir yerel şenlik değil, evrensel bir bayramdır. Kuran-ı Kerim’de de “Peygamberler arasında fark göstermeyiniz” şeklinde yer alan ayete istinaden Arap Alevileri, Hz. Adem’den Hz. İsa’ya, Hz. Musa ve Hz. Muhammed’e kadar bütün peygamberlerin doğum günlerini, zaferlerini, kutsal dinlerin tanıdığı özel günlerini bayram kabul eder.
14 Ocak sabahı küçükler büyüklerin ellerinden öper, büyükler küçüklere hediyeler(aydiye) ve harçlık verir. Bugüne özel yapılan kıbbi (bir tür içli köfte) ve zlibi (zeytinyağında kızartılmış ekmek) yöresel yemeklerle evlerde gün boyu süren sofralar kurulurken pandemi süreci her alanda olduğu gibi Ras El Seni kutlamalarının da kısıtlı olmasına neden olmuştur.
Geçmişten bugüne süregelen kültürel etkinlikler, kutlama şenlik ve dini ritüellerin farklı coğrafyalarda benzerlik göstermesi tesadüfi bir durum değildir. İnsanın doğa ile uyumu ve birlikteliğinin önemli bir sonucudur. Kalandar ve Ras El Seni kutlamalarında geçen pagan ögeler, doğa-insan kavramını birçok tema (bolluk-bereket, yardımlaşma ve paylaşma, iyi-kötü yenilenme ve yeniden doğuş vb.) ile vurgulamıştır. İnsanın tarihsel süreç içerisinde doğayı anlama ve uyum sağlama mitler ve tiplemelerle kendini göstermiş, kimi zaman değişikliklere uğramış olsa da ana duyguyu korumuştur. Değinilmesi gereken bir diğer önemli nokta ise “zaman” kavramıdır. Takvimler arası zaman farklılıklarının oluşmasına neden olacak olaylar ve önemli gelişmeler zaman ayrımı oluşturmuş gibi görünse de kadim inanışlar ve ritüeller şüphesiz bir yerlerde devamlılığını sağlayacaktır.
(Derleyen: Ela Şahinkaya/ADİP)