KİTAP TAVSİYESİ: İstanbul’da Çok Dilli Kitabeler

İstanbul’un çok katmanlı kültürel yapısı bakan gözler için her köşesinden göz kırpar. Apartmanların girişlerinden mezar taşlarına, İstanbul’a iz bırakmış dillerde ve alfabelerde kitabelerden bazıları günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Örneğin Bizans’a saldırmış ve hatta imparatorluk ordularında paralı askerlik yapmış kuzeyli savaşçılardan biri Ayasofya’nın mermerlerine adını runik alfabe ile kazımıştır. Bugün İstanbul’un sokaklarında, mezarlıklarında, yollarında gezinirken; Türkçe, Arapça, Rumca, Ermenice, Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Lehçe, İbranice, Rusça, Bulgarca, Süryanice ve Sırpça gibi daha birçok dilde kitabelere rastlamak mümkündür.
İstanbul eserleriyle bilinen hukukçu, öğretim üyesi, yazar Emre Öktem ile araştırmacı-yazar, sinemacı Mesut Tufan ortak imzalı “İstanbul’da Çok Dilli Kitabeler” başlıklı eser kadim şehrin bir nevi kültürel miras envanteri niteliğinde. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yayınlanan eserde Hanlar ve Apartmanlar, Mezarlıklar, Kiliseler Camiler ve Sinagoglar, Padişaha Teşekkür, Diplomasi ve Kapitülasyonların Dilleri, Okullar ve Yetimhaneler, Antik Çağ’dan Günümüze Çok Dilli Sürprizler başlıkları altında onlarca çok dilli kitabe fotoğraflarıyla yer alıyor.
Rehberlerden şehir gezginlerine, araştırmacılardan öğrencilere kadar geniş bir kitlenin başvuru kaynağı olacak eserin önsözü şu çarpıcı değerlendirme ile sonlanıyor: “Günümüzün İstanbul'u çok dilli levha ve reklamlarla dolu. İş ve ticaret hayatının hemen her cephesini öteden beri istila eden İngilizcenin yanı sıra artık şehrin her yerinde Arapça lokanta, pastane, parfümeri ve cep telefoncusu reklamları görülüyor. Bu yazıların üzerine yazıldıkları plastik ve alüminyum levhalardan daha uzun ömürlü olup olmayacağını henüz bilmiyoruz. Şehrimizin geçmişindeki çok dilli ve çok alfabeli kitabeler ise genellikle mermer ve başka cinsten sert taşlara ya da tunç gibi sağlam madenlere kazınmıştır. Biz onları kırmadıkça, sıvamadıkça, örtmedikçe ve yerinden kaldırmadıkça var olmaya ve geçmişin dillerini konuşmaya devam edecekler.”