Türkiye Ermenileri Patriği'nden Diriliş Yortusu mesajı

Türkiye Ermenileri Patriği Sahak 2 Diriliş Yortusu mesajında "Paskalya Yortusu bizlere birlik ruhunu taşımalıdır. Halkımıza tesadüf eden talihsiz olayların acısını beraber taşıyalım. Bu pandeminin yarattığı acıları beraber göğüsleyelim. Çünkü acılar paylaşıldıkça hafifler, sevinçler ise paylaşıldıkça çoğalır." dedi. 

İŞTE KADASETLİ PATRİK HAZRETLERİ’NİN KUTSAL DİRİLİŞ YORTUSU MESAJI

Ölümüyle ölümü yendi ve
 dirilişiyle bize yaşam bahşetti
O’na ebediyen yücelik olsun!
 
MESİH ÖLÜLERDEN DİRİLDİ!
MESİH’İN DİRİLİŞİ KUTLUDUR!
 
Kutsal Diriliş Yortusu münasebetiyle birbirimizi bu mutlu müjdeyle selamlıyoruz. Büyük Oruç döneminden son­ra Paskalya mutluluğunu yaşıyoruz. İtiraf etmek gerekirse tam anlamıyla mükemmel bir mutluluğu hisset­me­di­ğimiz gerçek. Çünkü ayinleri boş kiliselerde icra etmek durumundayız. Cemaatimiz geçen yılda olduğu gibi bu yıl da maalesef kiliselerimizde yapılan ayinlere, sunulan Badarak’lara katılamadılar, hatta birçokları Surp Hağor­tutyun alamadılar. Fakat Tanrı’ya hamdolsun! Patriklik Makamı’nın sosyal medya imkânlarını değerlendirerek cemaatimiz için teselli kaynağı olabilmemizin yanı sıra, onların kutsal günlerin sevincine paydaş olmalarını sağlayabildik.

Paskalya, Kutsal Diriliş Yortusu kilise takviminin zirve noktasında olduğu gibi, Rab İsa Mesih’in Dirilişi de Kutsal Kitap’ta nakledilen olaylar içinde bir zirve noktasıdır. Çünkü bu mucizede geçici, yerel veya bir zaman birimine has bir mucizeyi görmüyoruz. Bu mucize, açılan bir kapıdır; ölümcül insanların çocukları için açılmış ve hiçbir zaman kapanmayacak olan kurtuluş ve diriliş kapısı. Yahudi kavminin tarihinde Kızıl Denizin onların önünde yarıldı ve bütün bir kavim yarılmış denizden geçerek kurtuldular. Aynı şekilde Rab İsa Mesih, dirilişiyle bizler için ölüm denizi içinde bir yol açtı ve O’na iman eden bizler O’nun ardı sıra bu yoldan geçtik. Vaftiz olduğumuzda Rab İsa Mesih’in çarmıha gerilişine ve dirilişine paydaş oluyoruz. Öyle ki bu yortu sadece tarihin bir köşesinde kalmış bir olay değildir bizler için. Biz sonsuz bir güce sahip bir olayı hatırlıyor ve kutluyoruz. Kutsal Kitap’ta nakledilen büyük olaylar dizisini bir şerit gibi gözlemliyoruz. Gerçekten de Kutsal Kitap’ta büyük olaylar, büyük isimler kayıtlı. Orada doğru kişi olan Habil’i ve dile gelen kanını görüyoruz. Orada ailesi ve tüm hayvanlar için bir gemi inşa eden ve tufandan kurtulan atamız adil Nuh’u görüyoruz. Musa’yı ve yaptığı mucizeleri, Şimşon’u, Davut Peygamberi, Kral Süleyman’ı okuyoruz. Kutsal Kitap sayfalarında peygamberlerin muhteşem geçişlerine tanık oluyoruz. Rab İsa Mesih’in doğumu, mucizeleri, elçilerin işleri Kutsal kitap’ta yazılı. Fakat bu kişilerin ve olayların tümü ölümün gölgesinde kaldılar. Ölüm bunların tümünü ezdi ve geçti. Nuh öldü ve bu kez gemisi O’nu kurtaramadı. Davut o güzel Mezmurları yazdığı halde öldü ve gömüldü. Mezmurları O’nu kurtaramadılar. Süleyman dünya çapında hikmetiyle ünlenmişti. Hikmeti sayesinde kurtulamadı.

Mucizeler her zaman iyidir. Fakat mucizeler ölümle karşılaşmaları durumunda ölüm her zaman galip gelir. Fakat bu kez değişen bir şey vardı. Şahsın biri, ölümün karşısına çıktı; şeytan ve günah bu kişiyi tartamadılar. Ölüm imparatorları yok etti. Bu şahıs daha bir hafta önce dört günlük ölüyü diriltmişti. Fakat ölüm telleri, kurulan tuzak, günün yetkili ve muktedir kişileri bu ışığı ortadan kaldırmak istediler ve başardılar da. Rab İsa, Göksel Baba’nın iradesiyle günahlarımızı silmek göreviyle “baskı görüp eziyet çekti. Ağzını açmadı. Kesime götürülen kuzu gibi, kırkıcıların önünde sessizce duran koyun gibi açmadı ağzını (Yeşaya, 53:7).

Rab İsa Mesih’ten başka beklentileri vardı. Fakat O, yapacağını mezarı için saklamıştı. O’nu mezara koydu­lar, mezarın kapısına taş yuvarladılar, mühürlediler ve nöbetçi olarak askerleri görevlendirdiler. Fakat alınan tüm tedbirlere rağmen Rab İsa Mesih, maddi bedenini ruhsal bedene çevirerek haftanın ilk günü (Pazar) sabah gündoğumunda mezardan muhteşem bir ışık huzmesi içinde dirildi. Rab İsa Mesih, dirilmiş olduğunu göstermek üzere imanlı kadınlara göründü ve akabinde kırk gün boyunca dirilmiş olduğunu ispat ederek, bir hayalet olmadığını gösterdi. Kendisi bedenini görkemli bedene tahvil etti. İstediği an maddi beden yapısına bürünebilir, yine istediği anda gözden kaybolabilirdi. Daha sonra diriliş müjdesini yaymak üzere öğrencilerini dünyadaki tüm uluslara gönderdi. Çünkü ölüm yenilgiye uğramıştı. Ölüm, O’nun ölümüyle yenilmiş ve ayaklar altında ezilmişti.

Biliyorum. Yaşadığımız günler kötü günler. Müjdelere gereksiniminiz var. Fakat Kutsal Diriliş Müjdesi’ni hor görmeyin. Çünkü bu müjde bizler gibi ölümcül insanlara verilebilecek en büyük müjdedir. 

Hastalıktan muzdarip insanlar ilaç ve tedavi arayışına girerler ve bir ilaç onların belki de son umudu olabilir. İlaç bulunduğunda ise, hastalar için çok önemli olan bu gelişme, bir müjde olarak onların kulaklarında yankılanmaya başlar. Çünkü Rab İsa dedi: “İnsan bütün dünyayı kazanıp da canından olursa, bunun kendisine ne yararı olur” (Mat. 16:26)? Belki hastalıklardan korunabiliriz, fakat acaba ölümden nasıl korunacağız? Bir gün öleceğiz ve tüm topladıklarımızı yitireceğiz. Sevdiklerimizden ayrılacak olan bizlerin tüm başarıları sıfırlanacak. Dolayısıyla kaçınılmaz bu manzara karşısında, ölüme karşı bizleri ümitlendiren her şey bizler için bir müjde olma niteliğindedir. Bizler, işte Paskalya, Kutsal Diriliş Yortusu vesilesiyle bu müjdeyi ilan ediyoruz. Mesih ölü­ler­den dirildi ve dahası gerçekten dirildi. Bizler bu olayı günler boyunca kutluyoruz. Kırk gün boyunca birbi­ri­mi­zi “MESİH ÖLÜLERDEN DİRİLDİ” müjdesiyle selamlayacağız. Kilise, bu olayın önemini kavramış olarak, kendi evlatlarına bu önemi aktarmayı arzulamaktadır. Bizler Ölülerden Dirilen Kurtarıcı’nın takipçileriyiz. Rab İsa Mesih, “Ben neredeysem bana hizmet eden de orada olacak” (Yuh. 12:26) dedi. Bizler ise, Rab İsa Mesih’in bu­lunduğu yerlerde olmayı arzulamaktayız. Sonsuza dek, O’nun yanında bulunmayı arzuluyoruz, çünkü bili­yo­ruz ki O bizi çok sevmekte. O’nun sevgisi bir masal değildir, çünkü O, sevgisini Çarmıh üzerinde ispatladı ve ken­di kalbini bizlere sundu. Bizler, onun böğrünü deldik ve oradan insanlığı kurtarmak için su ve kan aktı. O’nun kanının kudreti bu dünyada devam etmekte ve bizler Kurtarıcımız İsa Mesih’e iman etmek için birçok fırsata sahibiz. Ölüme karşı ilah ve tedavi niteliğinde başka hiçbir ümidimiz yoktur. Rab İsa Mesih ölülerden dirilmiştir ve bizlerin tek ümididir.  

Rab İsa Mesih “Yol Ben’im” (Yuh. 15:6), “Yol Ben’im” (Yuh. 15:6), “Gerçek Ben’im” (Yuh. 15:6), “Diriliş ve yaşam Ben'im” (Yuh. 11:25) diyerek, ölümün ve yaşamın anahtarlarının kendi ellerinde bulunduğunu belirtti. Her kim ki O’na iman eder ölmeyecektir, çünkü ölümün bir adım ötesine zaten geçmiştir.

Rab İsa Mesih’in yolu bizleri ölümden yaşama doğru yönlendirirken, bizler de O’nu takip eder, O’na güve­ni­riz. Ermeniler, millet olarak ümidini her zaman O’nun üzerine temellendirmişlerdir. Kilisemiz, yüzyıllar boyun­ca, özellikle Paskalya Yortusu’nu çok sevmiş ve ona özel anlam yüklemiştir. Çünkü milletimiz, geleceğin temi­na­tını Paskalya’nın gizemli kudretinde bulmuştur. Çünkü Paskalya’da iki değişik anlam yan yana bulun­mak­ta­dır: Çarmıh ve Diriliş. Sadece Çarmıh ve ölüm değil, aynı zamanda Diriliş anımsanmakta. Bu olgular, Erme­ni­le­rin geçmişiyle ne kadar da çok örtüşmekte. Geçmişimiz, milletimizin evlatlarına türlü türlü badireler, ölümler, ka­yıplar ve çöküşler sunmuştur. Fakat milletimiz her zaman Çarmıh’a bakarak, orada saklı bulunan dirilişin gizeminden esinlenmiştir. Dizlerinin üzerinde dururken, tekrar ayağa kalkma lütfuna nail olmuş ve dirilmiştir. Feniks gibi, küllerinden yeniden doğmuştur. Bu yılki Paskalya Yortusu’nda da böyle bir manzaranın yeniden oluş­ması ve yeniden ayakta durabilmek için duacıyız. Unutmayalım ki, bayramlar aynı zamanda birlik ve bera­ber­liğin pekişmesi için fırsatlardır. Sofralar etrafında toplanmak, kilisede bir araya gelmek, fakat daha da önem­lisi bir ideal çevresinde odaklanmak, inancımız etrafında birleşmek, zorlukları bir kenara bırakmak ve birbi­ri­miz­le barışmak için çok iyi bir fırsat. Pandemi süreci, ne yazık ki bizleri yalnızlaştırmakta, fakat tek başımıza kal­ma­mak için bazı yolların da bulunması da elzem. Çünkü düşmanımız olan şeytan bizleri avlamak için yalnız bul­mayı arzuluyor. 

Paskalya’yla ilintili olaylar zengin ayrıntılara sahiptirler. Rab İsa Mesih işkenceye maruz kaldığında, çarmıha gerildiğinde, gömüldüğünde, onun öğrencileri korkuya kapılarak ümitlerini yitirmişlerdi. Orada aynı zamanda İşkodralı Yahuda da vardı. O yaptığından dolayı pişman olmuş ve vicdanıyla yüzleşmek zorunda kalmıştı. Ya­hu­da yalnızdı ve bir teselli bulamamaktaydı. Eğer arkadaşlarının yanına gidebilseydi, belki de her şeye baştan baş­la­yabilirdi. Tanrı, belki de Petrus’u affettiği gibi, onu da affedebilirdi. Fakat Yahuda bunu gerçekleştirmedi ve yalnız kaldı. O, endişeleriyle baş başa kaldı ve sonunda intihar etti. Diğer yandan, Yahuda dışındaki öğrenciler de acı çekmekteydiler. Onlar da İsa Mesih’i reddetmiş ve O’nun yanından kaçmışlardı. Onlar da ümitlerini yitirmiş, hüzünlenmişlerdi. Fakat buna rağmen beraberlerdi. Tüm üzüntülere birlikte göğüs germekteydiler. Teselliyi birbirlerinde bulmaktaydılar. Acıya birlikte katlananlar, birlikte ağlayanlar, birlikte korkanlar, Diriliş Müjdesi geldiğinde hep birlikte güçlendiler.

Paskalya Yortusu bizlere birlik ruhunu taşımalıdır. Halkımıza tesadüf eden talihsiz olayların acısını beraber taşıyalım. Bu pandeminin yarattığı acıları beraber göğüsleyelim. Çünkü acılar paylaşıldıkça hafifler, sevinçler ise paylaşıldıkça çoğalır. Sevgili kardeşler, belki sosyal koşullarımız uygun olmayabilir, belki rengârenk yumurtaları ikram etmek için çok sayıda konuk veya tanıdık bulamayabiliriz, belki ziyaretlere gidemeyebiliriz, hatta belki de aile fertlerinden veya sevdiklerimizden kayıplar vermiş olabiliriz, fakat koşullar ne olursa olsun, Paskalya’nın coşkusunu yaşamaktan geri kalmayalım. Bununla birlikte, Paskalya’yı sadece maddi değerlerle ölçmememiz gerekmekte. Paskalya’da ziyadesiyle seviniriz, çünkü Tanrı bizimledir. Tanrı bizleri o kadar çok sevmektedir ki, kendi Biricik Oğlu’nu bizlere vermiştir. Bizler bu müjdenin coşkusuyla sevinmeli ve Paskalya coşkusunu hayat sevincine dönüştürmeliyiz. Paskalya kelimesi tüm Hristiyanların soyadı haline bürünmeli. Bizler Paskalya’nın çocukları ve Diriliş’in evlatlarıyız. Kutlu olsun hepinize.

MESİH ÖLÜLERDEN DİRİLDİ!
MESİH’İN DİRİLİŞİ KUTLUDUR!
Pederane sevgilerim ve Mesih’te dualarımla,

PATRİK SAHAK II.
Paskalya, 2021